Bireyde travmatik etki bırakabilecek olgulardan bir tanesi de; çocukluk çağı travmalarıdır. Herman (1992), çocukluk çağı travmalarını şu şekilde tanımlamıştır: Kişinin/kişilerin 18 yaş öncesi maruz bırakıldığı; fiziksel, duygusal, cinsel istismar ve ihmal edilme ile birlikte, ebeveynin boşanması, ebeveyn kaybı, istenmediği halde ebeveynden ayrı kalma, şiddete tanık olma, göç etme-ettirilme, kaza geçirme veya tanık olma ve doğal afetlerdir. Çocukluk çağı travmaları; beklenmedik bir anda gerçekleşen, kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü etkileyerek, yaşamını tehdit eden olayları kapsamakta ve genel anlamı ile; insan ilişkilerinde taraflardan birinin, bir diğerine kasıtlı bir şekilde, onun zararına olacak şekilde kötü muamele etmesidir.

Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, çocuğa anne ve babası, birinci derece yakın çevresi, temasa geçtiği diğer kişiler veya yaşıtları tarafından isteyerek ya da istemeyerek yapılmaktadır. Tüm bunların yanında çocukların ihtiyaç duyduğu fiziki, duygusal ve temel ihtiyaçlarının giderilmemesi de istismara girmektedir.  Çocukların karşılaştığı travmalar, çocuk istismarı ve çocuk ihmali olarak iki başlık altında incelenir. İlk başlık olan çocuk istismarı; duygusal, fiziksel, ekonomik ve cinsel olarak dört başlıkta ele alınır. Çocuk ihmali, çocuğun temel gereksinimlerinin bakımından sorumlu kişilerce giderilmemesi sonucunda ortaya çıkar. Çocuk ihmali ise fiziksel ve duygusal olarak iki başlık altında mercek altına alınır. Bu travmalar çocuğa doğrudan aile üyelerinden biri tarafından ya da çevresinde karşılaştığı kişilerce de yaşatılmaktadır. Bu olumsuz deneyimler sonucunda çocuğun fiziki, duygusal, cinsel, psikolojik ve sosyal ilerlemesinde farklılıklar oluşması çocukluk çağı travmaları şeklinde tanımlanmaktadır.

Henüz reşit olmamış çocukların bireyselliğine, hayatına, gelişmesine ya da güven hissini olumsuz etkilemesiyle cinsel, psikolojik, fiziksel ve duygusal istismar edilmeleri, yıkıcı davranışlar yaşatılması ve gerekli ilgiyi görmemeleri olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde yaşanan ve çocuğu etkileyen olaylar ilerleyen zamanlarda yetişkin bir birey olduğunda da kişiyi olumsuz etkilemektedir. Travma geçmişi olan çocuklar, fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkileri hayatları boyunca hissetmektedirler.

Çocukluk Travmalarının Yetişkin Dönemindeki İlişkilere Etkileri 

Çocukluk döneminde yaşanılan travmaların etkileri, yetişkinlikte ilişkilerden mesleki hayata, benlik algısından duygusal düzenlemeye kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratabilir.

  1. Psikolojik Etkiler
  • Anksiyete ve Depresyon: Travmatik çocukluk deneyimleri, yetişkinlikte kaygı bozuklukları ve depresyona yatkınlığı artırabilir. Duygularını düzenlemede zorluk yaşayan çocuklar bu süreçte profesyonel bir psikolojik destek almazlarsa depresyon ve anksiyete ile karşılaşıyorlar. Depresyonun etkileri ise çocukta veya çocukluk travması yaşamış yetişkin bireylerde değersizlik hissi, güçsüzlük, hissizlik, fizyolojik işlevlerde yavaşlamaya neden olan pek çok fiziksel hastalığı da ortaya koymaktadır.
  • Özgüven Problemleri: Çocuklukta sevgi ve güven eksikliği yaşayan bireyler, yetişkinlikte kendilerine yönelik olumsuz düşünceler geliştirebilir.
  • Bağlanma Problemleri: Güvenli bağlanma geliştiremeyen bireyler, yetişkinlikte ilişkilerinde güvensizlik, bağımlılık ya da kaçınma eğiliminde olabilir. Çocukluk travmalarının sebep olabileceği bu sağlıksız bağlanma stillerinin, yetişkinlik döneminde yaşadığımız tüm ilişkileri şekillendirebilecek kadar kuvvetli etkileri vardır

 

  1. Davranışsal Etkiler
  • Bağımlılıklar: Alkol, madde veya riskli davranışlara yönelim, çocukluk travmalarının bir sonucu olabilir.
  • Öfke Kontrol Problemleri: Bastırılmış travmalar, öfke patlamalarına veya saldırgan davranışlara neden olabilir.
  • Mükemmeliyetçilik ve Aşırı Kontrol İhtiyacı: Bazı bireyler, güvende hissetmek için her şeyi kontrol etme veya mükemmel olma ihtiyacı geliştirebilir.

3. Fizyolojik Etkiler

  • Stres Tepkilerinde Aşırılık: Çocukluk travması yaşayan bireylerin sinir sistemi, stres karşısında aşırı tepki verebilir.
  • Psikosomatik Hastalıklar: Baş ağrısı, mide sorunları ve kronik yorgunluk gibi fiziksel şikayetler, çocukluk travmalarıyla ilişkili olabilir.

4. Sosyal ve Mesleki Hayatta Etkiler

  • İlişkilerde Zorluk: Travma yaşamış bireyler, başkalarına güvenmekte zorlanabilir veya toksik ilişkileri sürdürebilir.
  • İş Hayatında Sorunlar: Otoriteyle problem yaşama, aşırı stres veya tükenmişlik hissi gibi durumlar görülebilir.

Çözüm ve Başa Çıkma Yolları

Çocukluk travmalarının yetişkinlikteki etkileriyle başa çıkmak için farklı iyileşme süreçleri mevcuttur. Bu süreçler, kişinin travmatik deneyimleriyle yüzleşmesine ve bu deneyimleri işlemesine yardımcı olabilir. Psikoterapi, destek grupları ve sanat terapisi gibi yöntemler, bireyin iyileşme sürecinde önemli bir rol oynayabilir. Ancak, iyileşme süreci her birey için farklılık gösterebilir ve zaman alabilir. Çocukluk travmalarının yetişkinlikteki etkileri ciddi olabilir, ancak doğru destek ve terapi ile bu etkiler hafifletilebilir.